İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in, son görevi Başbakanlığa Liz Truss’ı resmen atamak oldu ve hemen ardından da “yaşama veda” etti. Tahtı ve tacı annesinden devralan Kral 3. Charles, önümüzdeki günlerde düzenlenecek cenaze töreniyle annesine, “Adieu maman” diye seslenerek veda edecek.
96 yaşında ölen Kraliçe Elizabeth’in 70 yılı tahtta geçen yaşamına dair söylenecek yazılacak çok şey var, onu tarihçilere ve yazarlara bırakıp, uzun yıllar Londra’da büyükelçi olarak görev yapan Rahmi Gümrükçüoğlu’na sefire olarak eşlik eden eşi Elçin Hanımdan anektodlar dinleyelim mi?
SORU: Elçin Hanım, 4 yıl önce bana da imzalayıp verdiğiniz Sefire kitabınızı çok severek, başucumda tutarak okudum. Kraliçe Elizabeth ile ilk karşılaşmanız nasıldı?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Rahmi ile evlenince, başkatip olarak görev yaptığı için benim de Londra hayatım başladı. Kraliçenin her yıl kordiplomatiğe verdiği bir davet olurmuş ve yeni diplomatlar orada Prens Philip ve kendisine takdim edilirmiş. O sırada Büyükelçi Muharrem Birgi idi, bizi de davet listesine koydu. Davet öncesi Kraliçe’ye nasıl reverans yapacağımız ve kendisine nasıl hitap edeceğimiz öğretildi. Hitap etmeden kendisiyle konuşulmuyor, elini sıkıp reverans yaparak -your majesty- diye hitap ediyorsunuz. Eğer sizinle konuşmaya devam ederse artık -madame- deniliyormuş. İşte sarayda büyükelçimiz önce Rahmi’yi sonra beni takdim edip, yeni evli olduğumuzu söyledi. Kraliçenin hoşuna gitmişti, beni ve Rahmi’yi tebrik etti, sorular sordu, daha sonra da Prenses Margaret’a takdim edildik, dergilerde onunla ilgili aşk öyküleri sıkca yer alıyordu. Oysa ben asıl Kraliçeyi çok beğenmiştim, tozpembe bir cildi, lacivert gözleri vardı. O zamana kadar hep Margaret’in güzelliği anlatılırdı ama ikisini bir arada gördüğünüzde asıl güzelin kim olduğu fark ediliyordu, Kraliçeydi yani. Takdim töreni bitince misafirler salona dağıldı ve şampanya ikramı başladı. Ben o kadar mutluydum ki, anlatması zor, düşünün 21 yaşında bir genç kız Commonwealth hükümdarı Kraliçeyle tanışıp sohbet ediyor.
Charles ve Di’nin bakışması
SORU: Yıllar sonra bu kez Rahmi Bey Londra’ya Büyükelçi olarak tayin oldu o zaman da, bugünkü Kral 3. Charles’ın Diana ile evlilik törenine katılanlar arasında siz de vardınız değil mi? GÜMRÜKÇÜOĞLU: 29 Temmuz 1981... Unutamadığım gündür, evlilik, St. Paul’s katedralinde olacaktı.Başbakan (o tarihte Bülent Ulusu) ve eşi de gelmişti, o sabah beyler fraklarını, hanımlar ve ben uzun tuvaletlerimizi giydik, katedrale gittik, kilise dolup taşıyordu. Devlet başkanları başbakanlar, kraliyet mensupları, kordiplomatik üyeleri için yerler hazırdı.Nikah dini törenle kıyılacaktı, Prenses muhteşem gelinliği ile çok güzeldi, Charles ile birbirlerine hayran hayran, tatlı tatlı bakıp duruyorlardı. Kaderlerinin böyle olacağını kim bilebilirdi?
SORU: Kraliçeye Türkiye Büyükelçisi olarak güven mektubunu sunduğu sırada siz de Rahmi Beyin yanındaydınız değil mi?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Buckingham sarayındaki tören öncesi hepimiz çok heyecanlıydık. Rahmi’yi elçiliğin kapısından atlı saltanat arabaları aldı, arkalarından da ben makam aracımızla takip ediyordum, protokole göre böyle olması gerekiyormuş. Sarayda Kraliçe bizi şık bir kıyafetle karşıladı, protokol şefi Rahmi’yi takdim edip güven mektubunu sundu, ardından ben takdim
edildim, reverans yapıp “your majesty” diye hitap ettim, yerimize oturduk. Kraliçe bizimle sohbet etti, Rahmi’ye “daha önce de 6 yıl görev yapmışsınız” dedi, bana dönüp “siz de o kadar kalmış mıydınız?” Diye sordu. Ben de kordiplomatiğe verdiği resepsiyonda kendisiyle tanışma şerefine ulaştığımı anlattım, -Evlenip Londra’ya geldiğimde sefir bey bizi size takdim etmişti, hatta o gün Prenses Margaret ve annenizi de görmüştük. Ben sizin ve kızkardeşinizin yaşamını önceden de haberlerden, dergilerdeki fotoğraflarınızdan takip ediyordum. O akşam sizinle tanıştırıldığımda çok mutlu olmuş ve sizin resimlerinizden çok daha güzel olduğunuzu düşünmüştüm- diye anlattım, hoşuna gitti, gülümsedi.
Kraliçenin elbisesi yırtılacak
SORU: Bir başka düğünde Charles annesi kraliçe Elizabeth dans ederken siz de yanlarındasınız?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Evet Prens Andrew ile Sarah Ferguson’un düğünüydü. Westminster’deki dini nikah töreni sonrasında akşam Kraliçe’nin düğün daveti oldu, Claridges Otelindeki davete biz de katıldık. Müzik başladığında Charles annesini, Kraliçe Elizabeth’i dansa kaldırdı, Rahmi ile ben de dans ediyorduk, bir ara onların çok yakınındaydık, dans müziği sonlandı ama Kraliçe ile oğlu birbirinden ayrılamadı, çünkü Charles’ın madalyası, kraliçenin dantelli elbisesine takılmıştı, onu kurtarmaya çalışıyorlardı, prens annesine “Maman, I’m very sorry” deyip duruyordu, neden annesine öyle hitap ettiğini düşündüm, meğer İngiliz sarayında eski adet, yani Fransızca hitap şekli hala geçerliymiş, yani mother ya da mummy yerine böyle hitap ediyormuş evlatları. İşte Charles o anda madalyasını annesinin elbisesinden kurtarmaya çalışıyor ama yapamıyordu, çok yakınlarında olduğumuz için, “yardımcı olabilir miyim?” Diye sordum.
Kraliçe çok memnun oldu:
-Lütfen siz yardım edin, Charles başaramadı, elbisem yırtılacak.
Dikkatli bir şekilde Kraliçenin dantel tuvaletini zedelemeden madalyadan kurtardım, teşekkür ettiler.
Gece yatısı
SORU: Bir de Windsor Şatosunda, yatıya misafir edilişiniz var?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: En önemli anılarımdan biridir, hayat boyu unutamayacağım bir olaydı. Kraliçe Elizabeth ve Prens Philip bizi Windsor’da yatıya davet ettiler. Hafta içi bir gündü, saraydan gelen davetiyede yanımıza alacağımız kıyafetlere bile değinilmişti. Bizim elçiliğin Ford’uyla yola çıktık. Aslında o sırada Londra’da bulunan pek çok arkadaşımız Rolls Royce, Bentley gibi otomobillerini teklif ettiler ama biz istemedik. Windsor’a vardığımızda protokol şefi bizi karşılayıp, kalacağımız daireye götürdü. Bir küçük salon, banyo, yatak odası ve bir de tek kişilik yatak odası olan bir daireydi. Çay saatinde çay ve küçük pastalar ikram edilirken, genç bir hanım valizlerimizi açıp eşyamızı yerleştirdi. Akşam yemeği için hazırlandık, Rahmi smokin, ben uzun tuvalet giydim, eldiven zorunluluğu yoktu. Saat geldiğinde salona götürüldük, menü çok güzeldi, eski şaraplar ikram edildi, Rahmi duayen büyükelçi olarak Kraliçenin sağında oturuyordu, gece boyu sohbet ettiler, meğer Türkiye hakkında pek çok sorular soruyormuş Kraliçe. Yemek sona erdiğinde farklı bir salona geçtik, kraliçe yerine oturduktan sonra bizler de koltuklara oturduk. Kraliçe gece çantasından pudriyerini çıkarıp makyajını tazeledi, sohbet başladı, iki gelininden de bahsetti ama benim edindiğim izlenime göre ikisini de pek sevmiyor gibiydi.
Viktorya’nın Abdülaziz hayranlığı
Ardından kraliçe bize Windsor’u gezdirdi, bir duvarda asılı bayraklardan birinin önünde durduk, bize “Büyükannem Kraliçe Viktorya, Osmanlı Sultanı Abdülaziz’i resmi ziyaret için Londra’ya davet etmiş, önce Londra’da sonra burada ağırlamışlar” dedi, sonra bir vitrinin önüne geldik, deri kaplı defterde Kraliçe Viktorya’nın el yazısı ile şunlar yazılıydı:
-Sultan daha Windsor’a gelmeden, -majesteleri, beraberimde oğlum da seyahat ediyor. Müsaadenizle onu da bu seyahate beraberimde getirebilir miyim? Diye haber göndermişti ve tabii ki biz de veliahdı buyur ettik. Sultan güçlü kuvvetli, heybetli fakat çok saygılı ve zarif bir beyefendi. Kendisini çok beğendim, hiç böyle birini ummuyorum.-
Vişneli ekmek kadayıfı
SORU: Kraliçeye siz de sonradan bir kez ikramda bulundunuz değil mi bir davette? Menüde neler vardı?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Evet, Devlet Başkanı olarak Kenan Evren’in Kraliçe’nin resmi davetlisi olarak Londra’ya gelişi sırasında Claridges Otelinde bir yemek düzenledik, Kraliçe’nin eşi Prens Philip’le katılacağı yemeğin menüsüyle bizzat ilgilendim, soslu bir balık vardı menüde ama otelin o sos için özel kaşığı yokmuş, benim uyarım üzerine, onu temin ettiler. Kraliçenin çok sevdiğini bildiğim bizim vişneli ekmek kadayıfına benzer Summer Puding’i ilave ettik menüye tatlı olarak. Yemeğin sonrasında Kraliçe bana menüyü övdü ve tatlı için teşekkür etti, ben de kendisine bunu özel olarak menüye eklediğimizi, bizim vişneli ekmek kadayıfımızı andırdığını anlattım.
Kaybolan gümüşler
Ayrıca Kraliçeye Windsor’da yatıya kaldığımız davet için de tekrar teşekkür ettim. O anda kraliçe ile aramızda çok ilginç bir konuşma oldu. Bizim Devlet Başkanımız ve sarayda misafir edilen Türk heyeti mensuplarının kibarlığını övdü ve dedi ki. Başka bir ülke başkanının ziyareti sırasında , misafirler sarayda kendilerine ayrılan özel bölümde bazı yemekler pişirmişler, üstelik de bu çok baharatlı yemek kokuları bütün sarayı sarmış. Bundan çok şikayetçi olmuşlar. Kraliçe bunu anlattıktan sonra, o ziyaretin ardından, saraydan bazı gümüşlerin eksikliği de fark edilmiş... Kraliçe bunları bana gülerek anlattı ama doğrusu ben şoke olmuştum...
Dolma parmaklı kral
SORU: Eh, artık İngilizler, “Kraliçe öldü, yaşasın kral” diyorlar, sizin bir yemekte yanyana oturup sohbet ettiğiniz Kral 3. Charles ile ilgili izleniminiz ne?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Bir kaç gündür TV’lerdeki yayınlardan izliyorum, Charles’ı beceriksiz filan diye gösteren kimi yayınlar da var ama ben aynı kanıda değilim. Bir yemekte kendisiyle çok uzun sohbet imkanı bulmuştum, çok akıllı ve entelektüel bir adam izlenimi edindim. Hatta parmakları dikkatimi çekti, dolma gibi kalın parmakları vardı ama bu onun bahçıvanlık ve marangozluk işlerine merak sarmasından dolayı imiş. O yemekte çevredeki mora bakan çiçekleri ağaçları sormuştum o da bana onların Jakaranda ağacı olduğunu söylemişti. Botanik konularında ve dünya seyahatleriyle ilgili o kadar ilginç anlatımları oldu ki, hayran kaldım, hatta onu dinlerken yemek yemeği bile unuttum desem yeridir.
Sefiremiz Elçin Gümrükçüoğlu ile sohbetimiz bu anektodla sona erdi, ancak dünyanın farklı noktalarına tayinler sırasında yaşadığı pek çok renkli olayı son derece akıcı bir dille kaleme aldığı, ” Sefire” kitabını okumanızı da öneririm.
(*) Sefire- Hatıralarım Elçin Gümrükçüoğlu Destek Yayınları İstanbul 2018
96 yaşında ölen Kraliçe Elizabeth’in 70 yılı tahtta geçen yaşamına dair söylenecek yazılacak çok şey var, onu tarihçilere ve yazarlara bırakıp, uzun yıllar Londra’da büyükelçi olarak görev yapan Rahmi Gümrükçüoğlu’na sefire olarak eşlik eden eşi Elçin Hanımdan anektodlar dinleyelim mi?
SORU: Elçin Hanım, 4 yıl önce bana da imzalayıp verdiğiniz Sefire kitabınızı çok severek, başucumda tutarak okudum. Kraliçe Elizabeth ile ilk karşılaşmanız nasıldı?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Rahmi ile evlenince, başkatip olarak görev yaptığı için benim de Londra hayatım başladı. Kraliçenin her yıl kordiplomatiğe verdiği bir davet olurmuş ve yeni diplomatlar orada Prens Philip ve kendisine takdim edilirmiş. O sırada Büyükelçi Muharrem Birgi idi, bizi de davet listesine koydu. Davet öncesi Kraliçe’ye nasıl reverans yapacağımız ve kendisine nasıl hitap edeceğimiz öğretildi. Hitap etmeden kendisiyle konuşulmuyor, elini sıkıp reverans yaparak -your majesty- diye hitap ediyorsunuz. Eğer sizinle konuşmaya devam ederse artık -madame- deniliyormuş. İşte sarayda büyükelçimiz önce Rahmi’yi sonra beni takdim edip, yeni evli olduğumuzu söyledi. Kraliçenin hoşuna gitmişti, beni ve Rahmi’yi tebrik etti, sorular sordu, daha sonra da Prenses Margaret’a takdim edildik, dergilerde onunla ilgili aşk öyküleri sıkca yer alıyordu. Oysa ben asıl Kraliçeyi çok beğenmiştim, tozpembe bir cildi, lacivert gözleri vardı. O zamana kadar hep Margaret’in güzelliği anlatılırdı ama ikisini bir arada gördüğünüzde asıl güzelin kim olduğu fark ediliyordu, Kraliçeydi yani. Takdim töreni bitince misafirler salona dağıldı ve şampanya ikramı başladı. Ben o kadar mutluydum ki, anlatması zor, düşünün 21 yaşında bir genç kız Commonwealth hükümdarı Kraliçeyle tanışıp sohbet ediyor.
Charles ve Di’nin bakışması
SORU: Yıllar sonra bu kez Rahmi Bey Londra’ya Büyükelçi olarak tayin oldu o zaman da, bugünkü Kral 3. Charles’ın Diana ile evlilik törenine katılanlar arasında siz de vardınız değil mi? GÜMRÜKÇÜOĞLU: 29 Temmuz 1981... Unutamadığım gündür, evlilik, St. Paul’s katedralinde olacaktı.Başbakan (o tarihte Bülent Ulusu) ve eşi de gelmişti, o sabah beyler fraklarını, hanımlar ve ben uzun tuvaletlerimizi giydik, katedrale gittik, kilise dolup taşıyordu. Devlet başkanları başbakanlar, kraliyet mensupları, kordiplomatik üyeleri için yerler hazırdı.Nikah dini törenle kıyılacaktı, Prenses muhteşem gelinliği ile çok güzeldi, Charles ile birbirlerine hayran hayran, tatlı tatlı bakıp duruyorlardı. Kaderlerinin böyle olacağını kim bilebilirdi?
SORU: Kraliçeye Türkiye Büyükelçisi olarak güven mektubunu sunduğu sırada siz de Rahmi Beyin yanındaydınız değil mi?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Buckingham sarayındaki tören öncesi hepimiz çok heyecanlıydık. Rahmi’yi elçiliğin kapısından atlı saltanat arabaları aldı, arkalarından da ben makam aracımızla takip ediyordum, protokole göre böyle olması gerekiyormuş. Sarayda Kraliçe bizi şık bir kıyafetle karşıladı, protokol şefi Rahmi’yi takdim edip güven mektubunu sundu, ardından ben takdim
edildim, reverans yapıp “your majesty” diye hitap ettim, yerimize oturduk. Kraliçe bizimle sohbet etti, Rahmi’ye “daha önce de 6 yıl görev yapmışsınız” dedi, bana dönüp “siz de o kadar kalmış mıydınız?” Diye sordu. Ben de kordiplomatiğe verdiği resepsiyonda kendisiyle tanışma şerefine ulaştığımı anlattım, -Evlenip Londra’ya geldiğimde sefir bey bizi size takdim etmişti, hatta o gün Prenses Margaret ve annenizi de görmüştük. Ben sizin ve kızkardeşinizin yaşamını önceden de haberlerden, dergilerdeki fotoğraflarınızdan takip ediyordum. O akşam sizinle tanıştırıldığımda çok mutlu olmuş ve sizin resimlerinizden çok daha güzel olduğunuzu düşünmüştüm- diye anlattım, hoşuna gitti, gülümsedi.
Kraliçenin elbisesi yırtılacak
SORU: Bir başka düğünde Charles annesi kraliçe Elizabeth dans ederken siz de yanlarındasınız?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Evet Prens Andrew ile Sarah Ferguson’un düğünüydü. Westminster’deki dini nikah töreni sonrasında akşam Kraliçe’nin düğün daveti oldu, Claridges Otelindeki davete biz de katıldık. Müzik başladığında Charles annesini, Kraliçe Elizabeth’i dansa kaldırdı, Rahmi ile ben de dans ediyorduk, bir ara onların çok yakınındaydık, dans müziği sonlandı ama Kraliçe ile oğlu birbirinden ayrılamadı, çünkü Charles’ın madalyası, kraliçenin dantelli elbisesine takılmıştı, onu kurtarmaya çalışıyorlardı, prens annesine “Maman, I’m very sorry” deyip duruyordu, neden annesine öyle hitap ettiğini düşündüm, meğer İngiliz sarayında eski adet, yani Fransızca hitap şekli hala geçerliymiş, yani mother ya da mummy yerine böyle hitap ediyormuş evlatları. İşte Charles o anda madalyasını annesinin elbisesinden kurtarmaya çalışıyor ama yapamıyordu, çok yakınlarında olduğumuz için, “yardımcı olabilir miyim?” Diye sordum.
Kraliçe çok memnun oldu:
-Lütfen siz yardım edin, Charles başaramadı, elbisem yırtılacak.
Dikkatli bir şekilde Kraliçenin dantel tuvaletini zedelemeden madalyadan kurtardım, teşekkür ettiler.
Gece yatısı
SORU: Bir de Windsor Şatosunda, yatıya misafir edilişiniz var?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: En önemli anılarımdan biridir, hayat boyu unutamayacağım bir olaydı. Kraliçe Elizabeth ve Prens Philip bizi Windsor’da yatıya davet ettiler. Hafta içi bir gündü, saraydan gelen davetiyede yanımıza alacağımız kıyafetlere bile değinilmişti. Bizim elçiliğin Ford’uyla yola çıktık. Aslında o sırada Londra’da bulunan pek çok arkadaşımız Rolls Royce, Bentley gibi otomobillerini teklif ettiler ama biz istemedik. Windsor’a vardığımızda protokol şefi bizi karşılayıp, kalacağımız daireye götürdü. Bir küçük salon, banyo, yatak odası ve bir de tek kişilik yatak odası olan bir daireydi. Çay saatinde çay ve küçük pastalar ikram edilirken, genç bir hanım valizlerimizi açıp eşyamızı yerleştirdi. Akşam yemeği için hazırlandık, Rahmi smokin, ben uzun tuvalet giydim, eldiven zorunluluğu yoktu. Saat geldiğinde salona götürüldük, menü çok güzeldi, eski şaraplar ikram edildi, Rahmi duayen büyükelçi olarak Kraliçenin sağında oturuyordu, gece boyu sohbet ettiler, meğer Türkiye hakkında pek çok sorular soruyormuş Kraliçe. Yemek sona erdiğinde farklı bir salona geçtik, kraliçe yerine oturduktan sonra bizler de koltuklara oturduk. Kraliçe gece çantasından pudriyerini çıkarıp makyajını tazeledi, sohbet başladı, iki gelininden de bahsetti ama benim edindiğim izlenime göre ikisini de pek sevmiyor gibiydi.
Viktorya’nın Abdülaziz hayranlığı
Ardından kraliçe bize Windsor’u gezdirdi, bir duvarda asılı bayraklardan birinin önünde durduk, bize “Büyükannem Kraliçe Viktorya, Osmanlı Sultanı Abdülaziz’i resmi ziyaret için Londra’ya davet etmiş, önce Londra’da sonra burada ağırlamışlar” dedi, sonra bir vitrinin önüne geldik, deri kaplı defterde Kraliçe Viktorya’nın el yazısı ile şunlar yazılıydı:
-Sultan daha Windsor’a gelmeden, -majesteleri, beraberimde oğlum da seyahat ediyor. Müsaadenizle onu da bu seyahate beraberimde getirebilir miyim? Diye haber göndermişti ve tabii ki biz de veliahdı buyur ettik. Sultan güçlü kuvvetli, heybetli fakat çok saygılı ve zarif bir beyefendi. Kendisini çok beğendim, hiç böyle birini ummuyorum.-
Vişneli ekmek kadayıfı
SORU: Kraliçeye siz de sonradan bir kez ikramda bulundunuz değil mi bir davette? Menüde neler vardı?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Evet, Devlet Başkanı olarak Kenan Evren’in Kraliçe’nin resmi davetlisi olarak Londra’ya gelişi sırasında Claridges Otelinde bir yemek düzenledik, Kraliçe’nin eşi Prens Philip’le katılacağı yemeğin menüsüyle bizzat ilgilendim, soslu bir balık vardı menüde ama otelin o sos için özel kaşığı yokmuş, benim uyarım üzerine, onu temin ettiler. Kraliçenin çok sevdiğini bildiğim bizim vişneli ekmek kadayıfına benzer Summer Puding’i ilave ettik menüye tatlı olarak. Yemeğin sonrasında Kraliçe bana menüyü övdü ve tatlı için teşekkür etti, ben de kendisine bunu özel olarak menüye eklediğimizi, bizim vişneli ekmek kadayıfımızı andırdığını anlattım.
Kaybolan gümüşler
Ayrıca Kraliçeye Windsor’da yatıya kaldığımız davet için de tekrar teşekkür ettim. O anda kraliçe ile aramızda çok ilginç bir konuşma oldu. Bizim Devlet Başkanımız ve sarayda misafir edilen Türk heyeti mensuplarının kibarlığını övdü ve dedi ki. Başka bir ülke başkanının ziyareti sırasında , misafirler sarayda kendilerine ayrılan özel bölümde bazı yemekler pişirmişler, üstelik de bu çok baharatlı yemek kokuları bütün sarayı sarmış. Bundan çok şikayetçi olmuşlar. Kraliçe bunu anlattıktan sonra, o ziyaretin ardından, saraydan bazı gümüşlerin eksikliği de fark edilmiş... Kraliçe bunları bana gülerek anlattı ama doğrusu ben şoke olmuştum...
Dolma parmaklı kral
SORU: Eh, artık İngilizler, “Kraliçe öldü, yaşasın kral” diyorlar, sizin bir yemekte yanyana oturup sohbet ettiğiniz Kral 3. Charles ile ilgili izleniminiz ne?
GÜMRÜKÇÜOĞLU: Bir kaç gündür TV’lerdeki yayınlardan izliyorum, Charles’ı beceriksiz filan diye gösteren kimi yayınlar da var ama ben aynı kanıda değilim. Bir yemekte kendisiyle çok uzun sohbet imkanı bulmuştum, çok akıllı ve entelektüel bir adam izlenimi edindim. Hatta parmakları dikkatimi çekti, dolma gibi kalın parmakları vardı ama bu onun bahçıvanlık ve marangozluk işlerine merak sarmasından dolayı imiş. O yemekte çevredeki mora bakan çiçekleri ağaçları sormuştum o da bana onların Jakaranda ağacı olduğunu söylemişti. Botanik konularında ve dünya seyahatleriyle ilgili o kadar ilginç anlatımları oldu ki, hayran kaldım, hatta onu dinlerken yemek yemeği bile unuttum desem yeridir.
Sefiremiz Elçin Gümrükçüoğlu ile sohbetimiz bu anektodla sona erdi, ancak dünyanın farklı noktalarına tayinler sırasında yaşadığı pek çok renkli olayı son derece akıcı bir dille kaleme aldığı, ” Sefire” kitabını okumanızı da öneririm.
(*) Sefire- Hatıralarım Elçin Gümrükçüoğlu Destek Yayınları İstanbul 2018