"Geleceği tahmin etmeye çalışmak kaybedenlerin oyunudur" (Ken Lui). Yine de tıpta, gelecekteki olayların tahmini, insanları yüksek veya düşük risk olarak sınıflandırmanın bir aracı olarak ve tedavinin bireyselleştirilmesine yardımcı olmak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Menopoz yaşının tahminindeki asıl amaç ise kadının doğurganlığının hangi yaşta sona erdiğinin bulunmasıdır. Menopoz kadınlar tarafından adet döngülerinin durmasıyla birlikte, büyük hayat değişikliklerin kadınları beklediği bir durum olarak görülse de aslında kadın hayatında gebelik, ergenlik gibi normal bir süreçtir. Menopoz tanımı yaygın olarak bilinen adet düzensizliklerinin başlaması değil, birbirini izleyen on iki ay boyunca bir kadının adet görmemesidir. Menopoza geçişinin başlaması, yumurtalıklarda yumurtalık rezervi olarak da bilinen dinlenme ve gelişen yumurta (folikül) havuzunun neredeyse tükendiğini gösterir. Yani bir kadının çocuk sahibi olma yeteneği sona ermiştir. Her kadın için menopozun ne zaman başlayacağı bellidir. Doğal menopoz kadın hayatının 40-60 yaş aralığında görülür. Ortalama yaş 51 yaştır. 40 yaş altı kadınlarda menopoz hormonu olarak bilinen folikül uyarıcı hormonun (FSH) 40 mIU/mL’ in üzerinde olması erken menopoz olarak adlandırılmaktadır. 40-45 yaş arasında görülen menopoz nispeten erken menopoz olarak tanımlansa da doğal menopoz yaş sınırındadır.
Anne karnında belirlenen, genç yumurtacıklardan oluşan (folikül) bir yumurta havuzumuz vardır. Bu havuzda bulunan yumurtalar ergenliğin başlamasıyla birlikte döllenme yeteneği kazanır. Yumurtaların döllenme yeteneği kazanmasıyla birlikte menopoza kadar bu havuzdaki yumurta miktarında azalma gözlenir. Menopozun başladığı son adet döneminin, folikül havuzunun kritik bir eşiğin altına düşmesiyle aynı zamana denk geldiği varsayılmaktadır. Bu eşikte yumurtalık olgun yumurta üretiminde yetersiz kalır ve adet döngüsünün kesilmesi olarak tanımlanan menopoz meydana gelir. Menopoz tahmini için harcanan araştırma çabalarının çoğu, üreme ömrünün süresini tahmin etme arzusundan kaynaklanmaktadır. Gerekçe genellikle bunun bir kadının hamile kalması için kalan süre hakkında bilgi edinmesini sağlamasıdır. Aynı zamanda bu bilgiye sahip olmak, biz doktorlara üreme hormonu değişiklikleri ile birlikte artan kemik kaybı, artan koroner kalp hastalığı riski, depresyon gibi klinik durumlara hazırlıklı olmamızı sağlar. Fakat mevcut testler içinde böyle bir öngörücü test ortaya konulamamıştır.
Eğer menopoz folikül havuzunun yaşla birlikte tükenmesiyse bu havuzun potansiyelini gösteren bazı klinik parametreler menopoz yaşını göstermede yardımcı olabilir. Gerçek yumurtalık rezervi ancak yumurtalık doku kesitlerinde ölçülebilir. Tabii bu uygulama kabul edilebilir bir uygulama değildir. Mevcut yumurtalık rezerv testleri antral folikül sayımı, FSH ve antimüllerien hormonun (AMH) ölçümüne dayanır. Sizin de dediğiniz gibi “Bugün jinekoloğuma gittim. Yumurtalıklarımdaki yumurtalara baktı. Yirmi beş yaşındaki bir genç kadın gibiymiş”. İşte bu antral follikül sayısıdır ve bu ifade over rezervinin iyi olduğunun ifadesidir. Diğer bir test “menopoz hormonu” olarak bilinen, folikül uyarıcı hormon (FSH) testidir. FSH seviyeleri, östrojen üreten gelişen foliküllerin yaşa bağlı azalmasına ikincil olarak artmaya başlar. Yükselen FSH seviyeleri bu nedenle yumurtalık yaşlanmasının geç bir aşamasını gösterir. AMH, genç foliküller tarafından üretilir ve son otuz yılda, yumurtalık rezervi olarak da bilinen insan yumurtalıklarındaki folikül sayısının bir potansiyel belirteci olarak gelişmiştir. Adet döngüsü boyunca sabit kalır. Sonuçta yaşla birlikte folikül havuzu kademeli, yenilenemez bir şekilde düşmektedir. AMH eğer foliküllerden salgılanıyorsa, foliküllerde azalmayla birlikte AMH seviyelerindeki değişiklikler menopozun erken göstergesi olabilir mi?
AMH’ ın menopoz yaşının hesaplanmasında kullanılabilmesi tek bir kan ölçümü yeterli değildir. Kadını doğurganlık dönemi boyunca tekrarlanan AMH ölçümleri gereklidir. Yapılan çalışmalarda, takip edilen AMH değerinde bir birim azalmanın görüldüğü kadınlarda, o yaş gurubundaki normal düzeye sahip kadınlara göre 1,75 yıl daha erken menopoz gerçekleşeceği görülmüştür. Yine çalışmalar AMH için kritik değer 0.092 (HR) olarak belirlenmiştir. Bu değere sahip kadınların menopoza girme riski yaklaşık 9 kat artmıştır.
Çalışmalar AMH konusunda umut vadetse de AMH düzelerinin toplumdan topluma farklılık göstermesi, her toplum ve yaş için normal değerlerin farklı olması menopoz yaşını tahmin etmede zorluklara neden olmaktadır. AMH kullanılarak yapılan menopoz yaş tahminlerinde 30 yaş üstü kadınlarda erken menopoz tahmini daha doğruyken; 40 yaş üzeri kadınlarda menopoz tahmini geniş bir yaş aralığı içermektedir. Yine laboratuvarda kullanılan cihazlar arasında da AMH ölçüm farklılıkları AMH’ nın menopoz yaş tahminini sınırlamaktadır.
AMH’ nın klinik pratikte menopoz tahmininin uygulanıp uygulanmayacağı ve kimin için uygulanabileceği konusunda geniş tartışmalar vardır. Tartışıldığı gibi, yumurtalık rezerv belirteçleri açık bir şekilde menopoz yaşıyla ilişkili olsa da bu testler bireyin yumurtalık yaşlanma yolculuğunun yetersiz bir göstergesidir. Uzun vadeli tahminler için yumurtalık rezerv belirteçlerinin kullanılması ya yanlış bir güvenlik duygusuna ya da gereksiz alarma yol açabilir. Yaşla birlikte yumurtalığın yaşlandığı düşünülürse iki tane çocuk isteyen bir kadının ilk çocuğuna 27 yaş civarında gebe kalması önerilmektedir. Çoğu genç kadın ise bu yaşlarda kariyer planları, yaşam şartları ve yaşam şekilleri nedeniyle çocuk sahibi olmayı düşünmemekte, doğurganlığın yaşla birlikte azaldığını bilmemektedir. Normalde kadınların 45 yaşından önce menopoza girme riski %5’tir. Diyelim ki genç bir kadında tekrarlayan AMH ölçümleriyle 45 yaş öncesinde menopoz riskini %25 bulduk; böyle bir sonuçla genç bir kadın ne yapacak?
Sonuç olarak bugün menopoz yaşını gösteren hiçbir test yoktur. Buradaki amacımız yumurta havuzunun ve kalitesinin yaşla birlikte azaldığını konusunda bilgi düzeyini artırmamız gerektiğidir. Yaşadığımız şartlarda hepimiz genç yaşta kariyer planları yaparken, bir gün çocuk sahibi olmak istediğimizde bizi bekleyenler konusunda bilinçli olmalıyız ve toplumda bu bilinci artırmalıyız.
Anne karnında belirlenen, genç yumurtacıklardan oluşan (folikül) bir yumurta havuzumuz vardır. Bu havuzda bulunan yumurtalar ergenliğin başlamasıyla birlikte döllenme yeteneği kazanır. Yumurtaların döllenme yeteneği kazanmasıyla birlikte menopoza kadar bu havuzdaki yumurta miktarında azalma gözlenir. Menopozun başladığı son adet döneminin, folikül havuzunun kritik bir eşiğin altına düşmesiyle aynı zamana denk geldiği varsayılmaktadır. Bu eşikte yumurtalık olgun yumurta üretiminde yetersiz kalır ve adet döngüsünün kesilmesi olarak tanımlanan menopoz meydana gelir. Menopoz tahmini için harcanan araştırma çabalarının çoğu, üreme ömrünün süresini tahmin etme arzusundan kaynaklanmaktadır. Gerekçe genellikle bunun bir kadının hamile kalması için kalan süre hakkında bilgi edinmesini sağlamasıdır. Aynı zamanda bu bilgiye sahip olmak, biz doktorlara üreme hormonu değişiklikleri ile birlikte artan kemik kaybı, artan koroner kalp hastalığı riski, depresyon gibi klinik durumlara hazırlıklı olmamızı sağlar. Fakat mevcut testler içinde böyle bir öngörücü test ortaya konulamamıştır.
Eğer menopoz folikül havuzunun yaşla birlikte tükenmesiyse bu havuzun potansiyelini gösteren bazı klinik parametreler menopoz yaşını göstermede yardımcı olabilir. Gerçek yumurtalık rezervi ancak yumurtalık doku kesitlerinde ölçülebilir. Tabii bu uygulama kabul edilebilir bir uygulama değildir. Mevcut yumurtalık rezerv testleri antral folikül sayımı, FSH ve antimüllerien hormonun (AMH) ölçümüne dayanır. Sizin de dediğiniz gibi “Bugün jinekoloğuma gittim. Yumurtalıklarımdaki yumurtalara baktı. Yirmi beş yaşındaki bir genç kadın gibiymiş”. İşte bu antral follikül sayısıdır ve bu ifade over rezervinin iyi olduğunun ifadesidir. Diğer bir test “menopoz hormonu” olarak bilinen, folikül uyarıcı hormon (FSH) testidir. FSH seviyeleri, östrojen üreten gelişen foliküllerin yaşa bağlı azalmasına ikincil olarak artmaya başlar. Yükselen FSH seviyeleri bu nedenle yumurtalık yaşlanmasının geç bir aşamasını gösterir. AMH, genç foliküller tarafından üretilir ve son otuz yılda, yumurtalık rezervi olarak da bilinen insan yumurtalıklarındaki folikül sayısının bir potansiyel belirteci olarak gelişmiştir. Adet döngüsü boyunca sabit kalır. Sonuçta yaşla birlikte folikül havuzu kademeli, yenilenemez bir şekilde düşmektedir. AMH eğer foliküllerden salgılanıyorsa, foliküllerde azalmayla birlikte AMH seviyelerindeki değişiklikler menopozun erken göstergesi olabilir mi?
AMH’ ın menopoz yaşının hesaplanmasında kullanılabilmesi tek bir kan ölçümü yeterli değildir. Kadını doğurganlık dönemi boyunca tekrarlanan AMH ölçümleri gereklidir. Yapılan çalışmalarda, takip edilen AMH değerinde bir birim azalmanın görüldüğü kadınlarda, o yaş gurubundaki normal düzeye sahip kadınlara göre 1,75 yıl daha erken menopoz gerçekleşeceği görülmüştür. Yine çalışmalar AMH için kritik değer 0.092 (HR) olarak belirlenmiştir. Bu değere sahip kadınların menopoza girme riski yaklaşık 9 kat artmıştır.
Çalışmalar AMH konusunda umut vadetse de AMH düzelerinin toplumdan topluma farklılık göstermesi, her toplum ve yaş için normal değerlerin farklı olması menopoz yaşını tahmin etmede zorluklara neden olmaktadır. AMH kullanılarak yapılan menopoz yaş tahminlerinde 30 yaş üstü kadınlarda erken menopoz tahmini daha doğruyken; 40 yaş üzeri kadınlarda menopoz tahmini geniş bir yaş aralığı içermektedir. Yine laboratuvarda kullanılan cihazlar arasında da AMH ölçüm farklılıkları AMH’ nın menopoz yaş tahminini sınırlamaktadır.
AMH’ nın klinik pratikte menopoz tahmininin uygulanıp uygulanmayacağı ve kimin için uygulanabileceği konusunda geniş tartışmalar vardır. Tartışıldığı gibi, yumurtalık rezerv belirteçleri açık bir şekilde menopoz yaşıyla ilişkili olsa da bu testler bireyin yumurtalık yaşlanma yolculuğunun yetersiz bir göstergesidir. Uzun vadeli tahminler için yumurtalık rezerv belirteçlerinin kullanılması ya yanlış bir güvenlik duygusuna ya da gereksiz alarma yol açabilir. Yaşla birlikte yumurtalığın yaşlandığı düşünülürse iki tane çocuk isteyen bir kadının ilk çocuğuna 27 yaş civarında gebe kalması önerilmektedir. Çoğu genç kadın ise bu yaşlarda kariyer planları, yaşam şartları ve yaşam şekilleri nedeniyle çocuk sahibi olmayı düşünmemekte, doğurganlığın yaşla birlikte azaldığını bilmemektedir. Normalde kadınların 45 yaşından önce menopoza girme riski %5’tir. Diyelim ki genç bir kadında tekrarlayan AMH ölçümleriyle 45 yaş öncesinde menopoz riskini %25 bulduk; böyle bir sonuçla genç bir kadın ne yapacak?
Sonuç olarak bugün menopoz yaşını gösteren hiçbir test yoktur. Buradaki amacımız yumurta havuzunun ve kalitesinin yaşla birlikte azaldığını konusunda bilgi düzeyini artırmamız gerektiğidir. Yaşadığımız şartlarda hepimiz genç yaşta kariyer planları yaparken, bir gün çocuk sahibi olmak istediğimizde bizi bekleyenler konusunda bilinçli olmalıyız ve toplumda bu bilinci artırmalıyız.