Aile soy ağacımızın hikayeleri ve hayatımıza etkileri

Aile dizimi, aile soy sistemi çalışmaları aslında ülkemizde 20 yılı aşkın süredir yapılıyor. Zeytin ağacı dizisi geçen hafta yayına girdi ve toplum içinde güzel bir farkındalık yarattı. Soy sistemimizin ne kadar önemli olduğunu ve yaşadığımız hayatın içinde bazen kader kurbanı olarak kendimizi gördüğümüz, sorunlu, acı veren deneyimlerimizden özgürleşebileceğimizi bu şifanın gerçekleşebileceğini gösterdi.

Her şeyi bilen, bilir kişiler tarafından diziyle ilgili yapılan eleştiriler var ama ben çok beğendim. Tıp dünyasına verilen önem ve değerle birlikte, bütünsel bir yaklaşımın önemi de çok net gösterildi. Verilen mesajlar tam da olması gereken zamanda , olması gerektiği gibi kararında verilmiş.

Bert Hellinger aile diziminin kurucusudur. Psikoterapist Mehmet Zararsızoğlu, psikoterapiye aile dizimleriyle büyük katkısı olduğunu söyler. Kendiside Hellinger dan eğitimler alarak 2019 yılına kadar Türkiye Hellinger Enstitüsü Başkanlığını yaptı. Özellikle aile dizimi için, ehil kişiler özellikle psikoterapistler tarafından yapılması gereken bir çalışma olması gerektiğinin altını özellikle çizmek istiyorum.

Ben her çalışmamda bulunduğumuz şartlar dahilinde herkesin anlayabileceği ve hayatında hap bilgi olarak kabul edip kullanabileceği bilgileri paylaşmayı seviyorum. Aile dizimini, oradaki o değeri baz alarak soy sistemine özel farkındalık dolu, iyileştirici, dönüştürücü, kalbe iyi gelen AİLE SOY AĞACI adı altında çok farklı şahane seminerler verdim. 100 den fazla seminerdi. Bu yüzden yaşanan yüzlerce hikayenin sonuçlarının da muazzamlığını gördüm. Burada birazcık sizlere bunun önemini anlatacağım.

Ailenin, aile ilişkilerinin önemi ,soy sisteminde yaşanan tüm deneyimlerin, tüm kişilerin sevgi ve saygıyla kabulü, kabullenmenin özgürlüğü, kuşaklar boyunca ruhumuzun kilitlenmelerinden sevgi düzenleri içinde özgürleşebilmenin getirdiği barış, huzur ve rahatlıkla tanışmak. Aslında buna büyük özgürleşme, hayatın akışına geçmek diyebiliriz.

İşte bu yazımızın konusu
Bert Hellinger' in dediği gibi,

'BARIŞ ÖNCE RUHTA BAŞLAR' diyerek soy sistemlerimizdeki akışın düzelmesinin önemi ve hayatımıza etkileri olacak.

Benim bu bilinçle ilk tanışmam 2007 yılında oldu. Bilinç diyorum çünkü ben öğrendiğim yaşadığım her şeye kendi tarafımdan, mantığıma oturtmadan hayatıma geçiremem. Hayatımda uygulamadığım, kalbimle inanamadığım hiç bir şeyi de başkalarına anlatamam ve uygulayamam. Neden bilinç dediğimi sizinle paylaşacağım ve burada yazdığım soy sistemi bilgilerini okuduğunuzda anlayacaksınız.

Bu konuyla nasıl tanıştığımı anlatarak başlayım.

Bir gece kütüphanemden bir kitap aldım elime. Kitabı ne zaman satın aldığımı bile hatırlamıyorum. 2001 den beri çıkan tüm kişisel gelişim kitaplarını alır, deli gibi okur, araştırırdım. Kitabın ismini şu an hatırlamıyorum. Mavi kapaklıydı ve üzerinde kocaman bir soy ağacına benzeyen kişilerle dolu bir fotoğraf vardı. Okurken anlaşılması o kadar kolay bir kitap değildi, ne diyor, ne anlatıyor diye okuyordum. Merakta etmeye başlamıştım. Sonra bir cümle okudum. 'Doğduğunuz toprakları kabul edin. Ret etmeyin, o topraklar sizin Atalarınızın doğduğu, köklerinizin olduğu topraklar'. Çok etkilenmiştim ama nedenini anlayamamıştım. Ben Türkiye de, İstanbul da doğdum ülkemi de çok seviyorum. Doğduğum toprakları zaten kabul ediyorum derken, aklıma babam geldi. Babam, Bulgaristan doğumlu 17 yaşlarında ülkesinden Türkiye'ye kaçmış. Ailesi orada ve ailesine kızarak kaçıyor. Çocukluğumdan bende kalan hikayesinde yaptığı bazı konuşmalarda ülkesine, ailesine olan kırgınlığı,kızgınlığını, bazı şeylere içerlediğini hatırladım ve bir anda ' Babamın doğduğu toprakları, aile soy ağacımızda yer alan tüm kişilerin doğduğu toprakları,yaşanan tüm deneyimleri sevgi ve saygıyla kabul ediyorum, onurlandırıyorum ve teşekkür ediyorum' gibi bir cümle çıkmıştı ağzımdan.

Müthiş bir rahatlama hissetmiştim, çok değişik bir duyguydu yaşadığım ve ertesi günü anneme anlatmıştım. Bunu özellikle söylüyorum ve hepimize aynalık yapacak ara bir bilgi vermek istiyorum. Annem müthiş bir kadındı. Kişisel gelişim eğitimleri aldığımdan beri, bu konular annemin o kadar ilgisini çekiyordu ki, katıldığım seminer ve eğitimler aldığım akşamlarda, beni arar özellikle sorardı. Ne öğrendin? Bana ne anlatacaksın? Bana öğreteceğin bir şey yok mu? derdi. bayılırdım onun bu öğrenme aşkına. Öğrendiklerinden sonra da ah keşke bunları 40 yaşındayken biliyor olsaydım diye sözlerini tamamlardı. İşte bu sözüyle, yaptığı yorumlarla anlardım ki, anlattıklarım, duydukları ona çok iyi gelmiş. Merakla öğrenme açlığına ve hemen uygulamasına her zaman hayran kaldığım bir kadındı. 89 yaşında vefat edinceye kadar da bu devam etti. Ruhun ışıldasın annem, her şey için sonsuz teşekkürler.Umarım herkes öğrenme açlığı içinde ve öğrendiklerini hayatına geçirerek yaşar.

Sonraki gün ise onları ziyarete gittim. O anı hiç unutmuyorum. Annemle sohbet ederken babam bir anda salon kapısında belirdi, aslında yorgun olduğunu söylemiş ve odasında uyuyordu.Çünkü kanserdi ama daha hiç birimiz bu hastalığa yakalandığını bilmiyorduk ve dedi ki. 'Füsun seninle Bulgaristan'a gidelim baba kız, özledim oraları' ilk defa böyle bir cümle kurdu. Annemle bakışmamızı , şaşkınlığımızı hiç unutmayacağım. Aileden birinin topraklarımızı kabul ettikten sonra, babamın bu isteği çok hızlı bir geri bildirimdi. Demek ki tek kişinin bile soy sistemindeki bir durumu kabul etmesi ve saygı duyması çok önemliydi.

İşte benim aile soy ağacına ilgim böyle başladı. Tabi ki bundan sonraki dönem soy sistemleriyle ilgili artık o kadar çok araştırma, eğitimler, kitap arayışları, meditasyonlarla daha derin içsel yolculuğa çıkışlar, atalarımız ile ilgili bilgiler o kadar çok şey araştırıp öğrenmiştim ki bunları uygulamak ve hayatıma geçirmek inanılmaz güzeldi.Ablamın katkısı ise muhteşemdi. Çoğu soy ağacı dönüşümünü canım ablamla yaptık. Bir anda değildi aşama aşama gerçekleşti hepsi. Bütün bunların bir insanın, dolayısıyla bir ailenin hayatını nasıl değiştirdiğini görmek mucizevi bir olaydı.

Unutmayacağım diğer hikayem ise, bu olaydan 1 sene sonra artık ölümüne 2 hafta kala kendi babasıyla babamın da barışmış olmasıydı. Kendi babalığını o sorgularken, yattığı yerde nasıl daha iyi bir baba olmak istediğini anlatırken ona ' Sen çok iyi babalık yaptın,aslında tıpkı senin kendi baban gibi. İyi ki de benim babam sen oldun' demiştim. Gözleri parladı. Yüzü gülümsedi. Bir cümle bir insanın yüzünü nasıl bu kadar aydınlatabilirdi ki?

Bir soy sisteminde olan, yaşanan tüm hikayeleri kabullenmenin, saygı duymanın, onurlandırmanın gücü inanılmazdı.

Peki şimdi sizin bilmeniz gerekenler neler?


Bizler atalarımızdan anne ve babalarımıza, onlardan da bize aktarılan genlerle doğduk. Atalarımız ve çevremizden aldıklarımızla da şekillendik. Aslında ne kadar çok ailemize ait olduğumuzu gösteren deyimler vardır. Muhakkak sizlerde duymuşsunuzdur. Kız halaya, oğlan dayıya çeker. Babaların günahlarını oğullar öder. Güzelliğini anneannesinden almış. Dedesinin de ticari zekası muhteşemdi. Bizim oğlan aynı dedesi. Ya da dede limon çalmış, torunun dişi kamaşmış. Doktorlarda bir hastalığınız olduğunda hemen sorar. Ailenizde kalp, şeker, yüksek tansiyon vs hastalığı var mı? Genetik hastalıklardan bahsederler.

Demek ki neymiş? Ruhsal, fiziksel özelliklerimizi biz ailemizden, atalarımızdan alıyormuşuz. Bazen yaşanan zorlu deneyimler,kendinize ve hayatınıza karşı yabancılaşmış duygusal sorunlar hissettiğinizde belki de görünmek, anlaşılmak, onurlandırılmak, kabullenmek isteyen atalarınızın hikayesi içinde kalmış olabilirsiniz.

Şimdi aile soy ağacımızın önemini herkesin anlayacağı çok basit bir dille anlatacağım

Bir aile soy ağacında olması gereken bir akış vardır.Dağdan aşağıya nehre akan bir su gibi düşünün bunu ya da bir ağaç ve kökleri gibi hayal edin. Yalnız olmadığınızı, kocaman bir ordu gibi arkanızda bir aileniz ve atalarınız olduğunu fark edin.Artık ailelerinize, kızmayı, söylenmeyi ,suçlamayı bırakın.

Aile soy ağacınızı bence çizin, hatta bunu hemen yapın derim. Kendinizi bir sayfanın altına yerleştirin. Adınızı yazın. Hatta tam adınızı, göbek adınızı, soyadınızı yazın. Sol omzunuzun üstüne, hemen arkanıza annenizi, sağ üste babanızı, annem , babam diyerek yazın. Onların üstüne aynı şekilde büyükanne ve büyükbabalarınızı, onlarında anne ve babalarını bir üstüne gelecek şekilde büyük bir tablo yapın.İsim yazmanıza gerek yok. BBbüyükanne, BBbüyükbaba gibi atalarınızdaki herkesin anne ve babasını yerleştirin sayfaya. En üste Atalarımız diye yazın.

Sonra yaptığınız bu şemaya bakın.

Siz onların hepsini şu an hayatınızda görmüyorsunuz diye onlar yok mu oluyor? Bu kişilerin duyguları, deneyimleri, yaşadıkları ,başkalarına yaşattıkları, onlara yaşatılanlar, hissettikleri ,acıları üzüntüleri her bilgi DNA kayıtlarınızda.

Yani şu anda siz ne yaşıyorsanız atalarınızda sizin yaşadığınız deneyimleri farklı zaman dilimlerinde yaşamışlardır.

Bu tabloda bir akış vardır. Annelerden/ kadından gelen manevi dünyaya ait sevgi akışı, babadan /erkekten gelen maddi dünyaya ait para, iş, güven adı altında bir akış vardır. Bütün atalarınızdan size doğru akar. Bu akış bazen kesintiye uğrar. Bu da sizin hayatınızda bazen anlam veremediğiniz deneyimler olarak ortaya çıkar. Hep aldatılmak, iflaslar, kayıplar, hastalıklar tekrar eden döngüler vs gibi. Kesintiye uğrayan akışın sebepleri vardır.

Mesela soy sisteminden yaşanan suçluluk duyguları, yapılan haksızlıklar, kürtaj düşük ve ölü doğumların kabul edilmemesi, hamile kaldığı erkekten bunu saklayarak kürtaj olunması, bu çocukların ruhlarının yok sayılması, kavuşulamayan yarım kalmış aşk hikayeleri, zorla gerçekleştirilen istenmeyen evlilikler,intiharlar, işlenen cinayetler, iflaslar, miras kavgalarıyla yaşatılan yaşanan acılar, boşanmalar, ani kayıp ve ölümler, evlatlıktan ret edilen aileden dışlanan insanlar bu ve bunlar gibi bir çok deneyimde soy ağacınızda yaşanan acı ve üzüntülerin olduğu deneyimlerde bunu yaşayan kişilerin kalplerindeki hüzün, öfke, nefret, yas, üzüntü ve korkular size gelen bu soy sitemindeki sevgi ve güven akışını keser.

Bunu bir musluktan çok güçlü akan bir suyla, damla damla akan su gibi düşünebilirsiniz.

Ben ilişkiler ile ilgili sorun yaşayan danışanlarıma hep sorarım.Anne ve babanla ilişkin nasıl? Onlarda ne görüyorsun? Onların birbiriyle ilişkileri nasıl?

Ailede hangi kadına( genelde anne) saygı duymuyor, kimden kendini üstün görüyorsun?

İş ve para dünyasında sorun yaşayanlara ise aynı soruyu ailede hangi erkekten( baba) kendini üstün görüyor ve saygı duymuyorsun? Ailenizde para ilişkisi nasıldı? kazançlar ve harcamalar nasıl yapılırdı?

Soy sisteminde bildiğiniz hikayeleriniz neler?

Şimdi size başka bir soru sorum var.

Yaşadığınız bu hayatta sorunlarınızla baş ederken çocuklarınızın size yanlış yaptın, bunu bilmiyorsun, devamlı hayatıma karışıyorsun, off yeter, iyi bir anne ve baba olamadınız, devamlı kavga ve öfkenin içinde beni bıraktınız, hatalısın, çok bilseydin kendi hayatın düzgün olurdu,babamla ilişkinde hiç sesini çıkarmadın, anneme hep kötü davrandın, aldattın, bana berbat bir çocukluk yaşattınız,yalnız bıraktınız, hep hastasın, hep sen haklısın, hep her şeyi sen biliyorsun sıkıldım, sevdiğini söylüyordun ama hiç hissetmedim, karışma bana, başarısızsın, senin yüzünden hayatım böyle, sen neyi yapabildin ki benden bekliyorsun? gibi sözlerle size davransalar nasıl hissedersiniz?

Çok hoşuma giderdi diyen olacağını düşünmüyorum. Sonuçta ailelerin söylediği, çocuğun olduğunda anlarsın cümlesi bunun için var. Kim ne yapıyorsa yaşatılıyor.İlahi bir denge var bu hayatın içinde.

Peki ailelerinizi beğenmeyerek ,onları küçümseyerek, onların yaşamlarına, hissettiklerine, seçimlerine saygısızlık yapma, yargılama,suçlama hakkını size kim veriyor?

'Bu aileden çıktım ama onları geldiğim yeri ret ediyorum, beğenmiyorum' diyemezsiniz. SEN ONLARSIN neyi kabul etmiyorsun ki?

Burada bütün aileyi anlatmayacağım. Hayatınızda bir denge istiyorsanız size kısa bir çalışma vereceğim. Bence sizde, büyük bir rahatlama ve özgürleşme sağlayacak. Tabi ki sonrasında aynı bildiğiniz, ezber davranış ve duygularla devam etme konusunda inatçı olursanız onun için yapabileceğim bir şey yok. Seçimler ve bu hayatı yaşama şekli size aittir.

Öncellikle anne ve babanızı küçümsemeyi, kızmayı bırakın. Onlar ne yapmış, sizinle nasıl deneyimleri olmuş olursa olsun, ne yaşamışlarsa o an için bilebildikleri ve yapabildiklerinin en iyisini yaptılar. Doğru, yanlış, suçlu ve hatalı aramayı bırakın. Çünkü yok. Şöyle basit bir örnekle anlatayım.

Dede eşi hamile kaldığında bir sebeple ( savaş, kıtlık vs) çocuğunu ret ediyor, istemiyor ama anneniz bir şekilde doğuyor. Kendinin istenmeyen ,sevilmeyen, ret edilen olarak görüyor. Hayatı boyunca babasını beni zaten istemedi ve sevmedi diyerek suçluyor.Hatta ona kötü davranıyor. Anneniz evleniyor size hamile kalıyor ve belki 3. çocuksunuz, nasıl bakacağını bilmiyor, evliliği kötü gidiyor ve bir sebeple o da sizi istemiyor, hatta aldırmak istiyor. İşte siz annenizin yaşadığı deneyimi ona göstermek, babasını anlamasını sağlamak için dedeyi temsil eden bir ruh olabilirsiniz. Hayatınızı annem beni istemedi aldıracaktı zaten diyerek kendinizi sevilmeyen bir insan olarak görüp yaşayabilirsiniz, devamlı annenizle çatışabilirsiniz ya da dünyaya gelmeyi o kadar çok istemişim ki annem de beni doğurmuş, iyi ki de doğmuşum. Dedemi de annemi de yaşadığı şartları da anlıyorum ve gerçekten onlara saygı duyuyorum. Böyle düşünmeleri ,korkmaları o şartlarda çok normal. Şimdi bu dünyadayım ve burası çok güzel. Ben bu hayatın içinde sevilen ve istenen bir çocuğum, o zaman hissedilen o zamanda kaldı diyebilirsiniz. Hepsi bir bakış tarzı ve seçim.

Yani hiç bir şey bilmeseniz bile farklı bakarak aile soy sistemindeki akışı düzeltebilirsiniz. Dolayısıyla kendi hayat akışınızı da iyileştirebilirsiniz.

Onlar şu an sizin okuduğunuz bu bilgileri bilmiyordu ama şu anda siz biliyorsunuz ve bu akışı ister ve seçerseniz kendi hayatınızda tıkalı olan her alanda uygulayıp, dönüştürebilirisiniz.

Siz hayatınızda ne istersiniz?Buradan bakın yaşananlara. Herkes anlaşılmak ve kabul edilmek ister. Şimdi bu armağanı ailenize verme zamanı.

Ailelerinizin ebeveyni gibi davranarak, onlara ne yapması gerektiğini söyleyerek akışı kesmeyin.

Çizdiğiniz aile soy ağacınıza bakın.

Kendinizi ait olduğunuz yere ait olduğunuz sırayla yerleştirin. ( Bu dünyada olan ve olmayan tüm kardeşlerinizi dahil ederek).Sizi büyükanne ve büyükbabanız büyütmüş olsa da onları anne ve baba yerine koymayı bırakın. Onar sizin anne ve babalarınızın ebeveynleri, sizin değil .Siz onların torunusunuz. Herkes ait olduğu yere yerleşsin ki en azından çekirdek ailedeki akış başlasın.

Şimdi size iyi gelecek küçük bir çalışma.

inanıyorum ki , belki bakış açınızda, hayattaki duruşunuzda ve deneyimlerinizde bununla birlikte bir değişim başlayacaktır.


Anne ve babanızı düşünün. Kendinize bu çalışma için özel bir zaman ayırın. Soyağacı çiziminizi elinize alın. Kan bağı olan, bize hayat veren ailemiz için bu çalışmayı yapıyoruz. Okuyun bakalım şu an ne hissedeceksiniz?

Anne ve babamın yaşamış olduğu evlilik, karı koca , ilişki,para, iş, hayat ve yaşam seçimlerine yapmış olduğum tüm yargılama ve suçlamalar için , onları ret ettiğim ve kabul etmediğim her an için özür diliyorum. Ne yaşıyorlarsa, ne yaşadılarsa, yaşadıkları durum ile nasıl baş edeceklerini onlar çok iyi biliyorlar, bu sorumluluk onlara ait, ben onlara güveniyorum. Onların yaşadıkların temsil etmek, onların deneyimlerini kendime yaşatma oyununu sonlandırıyorum ve burada bitiriyorum. Bu onların hayat oyunu ve deneyimi, bu onların seçimi, ben şimdi anne ve babamı olduğu gibi sevgiyle saygıyla kabul ediyorum ve onurlandırıyorum.

Anneme ve babama bana vermiş oldukları yaşam armağanı için teşekkür ediyorum.

BEN ONLARDAN ÜSTÜN DEĞİLİM, BEN ONLARLA EŞİT DEĞİLİM, BEN ONLARIN YARGICI DEĞİLİM. BEN ANNE VE BABAMIN ÇOCUĞUYUM. ONLAR BÜYÜK, BEN KÜÇÜĞÜM. ŞİMDİ AİT OLDUĞUM SIRAYLA, AİT OLDUĞUM YERE SOY AĞACIMIZA HADDİMİ VE YERİMİ BİLEREK YERLEŞİYORUM.

ATALARIMA ,SOY AĞACIMA, BENİ BEN YAPAN HERKESE, YAŞANAN TÜM DENEYİMLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM.


Ailenizi, atalarınızı ışık ve sevgiyle kabul edip, o soyağacınızda ki her insana ve yaşanan bildiğiniz bilmediğiniz tüm hikayelere kalbinizde kocaman bir sevgiyle yer vererek yukardan aşağıya size o akışın tam ve mükemmel olduğunu hayal edebilirsiniz. Gelen sevgi ve güven enerjisini alın ve onunla kendinizi ışıldattığınızı hayal edin. her kim ne yaşadıysa olanı olduğu gibi kabul edin.

DIŞLANMIŞ, UNUTULMUŞ, ANLAŞILMAYAN, KABUL EDİLMEYEN AİLE BİREYLERİNİZE KALBİNİZİ AÇIN VE ONLARI SEVGİ SAYGIYLA KABUL EDEREK SOY SİSTEMİNİZDE VE KALBİNİZDE YER VERİN.

SİZ BUNU KALBİNİZLE GÖNÜLDEN ANLAYARAK İSTEDİĞİNİZDE RUHUNUZUN IŞIĞI BUNU SİZİN GERÇEKLEŞTİRECEKTİR.


Haddimiz olmayan hiç bir şey için, kimsenin hikayesine, ne yaşadığına artık yorum yapmayalım derim.

Tabi ki benim burada sizlere anlatacak çok hikayem var. Önümüzdeki yazılara bırakalım. Şimdilik bu kadar.

Ağustos ayı umarım herkesin ailesiyle, kendisiyle, deneyimleriyle barıştığı mucizevi güzellikte armağanlarla dolu bir ay olur.

Işık ve sevgiyle kalın.

Kendinize lütfen şefkatli, sevgi dolu ve iyi davranın.
 
Üst Alt